Şeb-i_YeLDa (şimdiye kadar 62 posta) | | Aşk desen hep anlatıldı, hep yazıldı, çizildi, söylendi..
Söylenmeyen bir şey kalmadı onunla ilgili..
Söylenenleriyse zaten yaşıyorum.. Tüm ihtişamıyla..
Şimdilik uzaktan da olsa..
Şöyle bir uzanıyorum yatağıma, o uzaklar da yakın oluveriyor o anda..
Tadımlık.. Saniyelik.. Geçici.. Kalıcının özlemiyle..
Ben size biraz özlemeyi anlatayım.. Kendimce..
Özlemek kelimesinin değeri anlaşılıyor bu askerlik denen zaman kaybınca..
Özlediklerim, özleyenler, özletenler, özlenenilenler, özlem, öz..
İşin özü bu aslında işte.. Özlemek.. ve tabiki Sabretmek..
Sonrasıysa sanki yıllardır, asırlardır beklediğin bir şeyin gerçekleşmesi gibi olacak sanırım..
Tahmin ediyorum ve umuyorum..
Ya beklediğim gibi olmazsa..? Diye kuruyorum bazen..
Hep öyledir, ya da öyle derler ya..
Bir şeyi çok istersin, gerçekleştiğinde hayalin kırılır.. Sen kırılırsın..
Hissettiklerimde bu yok, ama gerçeklerde olabilirsesi var..
Karamsarlığa da gerek yok, bekleyip görmeli herşeyi..
Onun dediği gibi, zaman, en büyük yalan..
Geçse de olur, geçmese de..
Her ne kadar şimdi su gibi akıp gitmesini istesem de..
Bir bakıma güzel bir his bu özlemek..
Bir çok değeri bir arada katıyor insana..
Hepsini bir anda yüklüyor..
Hem dolup taşıyorsunuz, hem o duyguları taşıyorsunuz..
Kişi isimlerine gerek yok, zaten hepsini biliyorsunuz özlediklerimin..
Özledim.. Çok özledim..
ALınTı
|