|
=> Daha kayıt olmadın mı?
SensizLikteN
Forum - Ümit Yaşar Oğuzcan (sahibini Arayan Mektuplar)
KLarK (şimdiye kadar 165 posta) | | 16.MEKTUP
Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı. Bana kendini anlat.
Korkularını, dileklerini söyle bana. Aşktan ne bekliyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin kadar..Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte! Orada sevdiğin, istediğin ne varsa al, senin olsun. Sana arzularımın ötesinden sesleniyorum.
Aydınlık! Sen en güzel aydınlık! Bizi bırakma. Kalplerimizde girmediğin köşe kalmasın. Çek, kurtar bizi insan yaratılışımızın korkunç karanlığından. İçimizde, ta derinlerde kükreyen o vahşi hayvanı sustur. Düşüncemizi tırmalayan o kanlı pençelerden kurtar bizi. Unutulmuşların dünyasında biz unutmak istemiyoruz.
Hadi sevdiğim sen de aç yüreğini. Dostluğun o ölümsüz ışığı dolsun içine. Saçlarımı okşadığın zaman, annemin eli sanmalıyım ellerini. Dudaklarından yalnız aşkın hazzı değil, dostluğun doyulmaz içkisini de içmeliyim. Bana önce insanlığımı öğret, bana unutmamayı öğret. Seni hiç unutmak istemiyorum.
Bilinmeyen içkilerin en zevk dolu sarhoşluğunda yaşayalım seninle. Kurtulalım bu korkulardan, bu çaresizliklerden. Beni hiç unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev. Birlikte yaşayacağımız her dakika ömrümüzün bir yılına bedel olmalı. O dakikaları hatıraların sonsuz mezarlığına gömeceksek hiç yaşamayalım.
Önce zamandan kurtulmalıyız öyleyse, önce zamandan kurtulmalıyız. Birbirini yenilemeli saatlerimiz. Yarın bu günü aratmamalı. Yerçekiminden kurtulurcasına aşmalıyız zamanı seninle. O zamanı, o dost zamanları.
Bana ''gel'' dediğin an; mesafeler de anlamını kaybetmeli. Yolları dakikalarla, günleri kilometrelerle ölçmeliyiz. Beraberliğimiz, bütünlüğümüz hiç bitmemeli. O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde hep böyle elele, dizdize olalım. Ne yağmur söndürmeli o ateşi ne rüzgar. Yüreklerimiz hep böyle ışıl ışıl olmalı alevlerinde.
Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini. Bana kendinden bahset. Hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum. Dudaklarım kurudu bak! Bir yudum su ver güzelliğinin pınarından. Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni. Üşüyorsam; yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın ellerim. Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol. İnan, ben hep senin olacağım, baştanbaşa sen olduğum için. Aşkta kaybettiklerimizi dostlukta tamamlayalım.
Gel aydınlık bizi bekliyor... | | | | KLarK (şimdiye kadar 165 posta) | | 17.MEKTUP
Artık aldanmak istemiyorum. Beni sevgilerinin ölümsüzlüğüne inandır, korkulardan, şüphelerden kurtar. Hiç aldanmamışların o engin iç rahatlığına hasretim. Ayıkla, arıt beni.
Bütün insanlar aldanıyormuş, sürekli bir aldanmaymış yaşamak... Ne çıkar? Ben artık aldanmak istemiyorum ya! Sen ona bak... Onun için seni erişemiyeceğin bir yere çıkarmayacağım, olduğun gibi seviyorum seni. Olmanı istediğim gibi değil! Hiç olamayacağın gibi değil. Neredeysen orda dur. Nasılsan öyle kal. Bütün mevsimleri bir günde, bütün yılları bir mevsimde yaşamaya razıyım seninle. Yanımda olduğun zamanlar nasıl apaydınlık oluyorum, nasıl içim huzurla doluyor, görüyor musun?
Gözlerimin derinliğine bakma; başın dönmesin. Gelecek günleri düşünme, korkma büyük hazlar yaşamaktan. Erişemeyeceğin hiç bir mutluluk yok. diyemeyeceğin hiçbir günün olmayacak benimle. Hiç aldatma beni, hiç yalan söyleme. Bir gün aldatsan bile; aldandığımı senden öğrenmeliyim önce. O zaman ölsem de mutlu ölürüm, inan. Biraz da olsa inanmış ölürüm. Aldanmak.... En büyük yıkıntısı iç dünyamızın. Aldanmak.. Ses veren üç telimizden birinin kopması. Aldanmak o en son, fakat en keskin kabullendiğimiz gerçek. Sen hiç aldatma ne olur?
Yıkılışım da sevgim kadar büyüktür benim. Bırak kalbimden ses veren bütün teller ben yaşadıkça sana inanmayı söylesin. Sana kayıtsız şartsız inanmak olsun; bütün kazancım yaşamaktan. O zaman herşeye katlanırım. Korkulardan, endişelerden uzakta her saniye yaşadığımı bilirim. Çaresizlikler beni korkutmaz. Şu aşağılık dünyanın hiçbir acısı seni sevmeyi unutturamaz bana artık.
İnanmak; seni düşündükce söylediğim bir şarkı olmalı dudaklarımda. İnanmak; gökyüzünün en karanlık zamanında bile görebileceğim bir yıldız olmalı. Dağlardan, denizlerden esen serin rüzgarlar gibi, senden gelen birşey olmalı inanmak. Kimi gün kalem olmalı parmaklarımda, kimi gün kulağımda musiki, gözlerimde ışık olmalı. İçtiğim suda, yediğim ekmekte sana tüm inanmanın tadını duymalıyım. Her sabah ilk ışık sana inanarak yaşadığım mutlu bir gün getirmeli bana. İşte o zaman yokluğuna bile dayanabilirim, özlemlerim daha derin bir anlam kazanır. Seni beklerken şüphelerin o kahredici zehiriyle, geciktiğin her saniye bir defa ölmem. Artık aldanmak istemiyorum. Seni aldatmak zevkinden sonuna kadar mahrum edeceğim. Beni aldatmanın acısını da sevincini de hiç tattırmayacağım sana. Çünkü, aldattığın zaman; yemin ediyorum yeryüzünde olmayacağım. İnanmışlığım ölüme kadar sürsün bırak.
Zarımı son defa senin için atıyorum.. | | | | KLarK (şimdiye kadar 165 posta) | |
18.MEKTUP
Soruyorum, susuyorsun. Ben sükutun bu kadar anlamlı olduğunu bilmezdim. Bütün sorularımın cevabını bir bakışla veriyorsun, kah bir gülüşle. Zaman zaman gözlerinin içinde eriyip kaybolduğumu hissediyorum.
Yanımda olmadığın günler, geleceğin güne hazırlıyor beni. Yokluğuna böyle dayanabiliyorum. Karanlıklar içinde her dakika gözlerinin aydınlık bakışlarıyla doluyor içim. Aradığım her şey orada. Cevapsız kalmış bütün soruları gün ışığına çıkarıyor gözlerin. Bekliyorum, geliyorsun. İşte diyorum yaşamak bu. Sevmek, seni sevmekten başka bir şey değil. Hiç kimseyi bu kadar özlemle beklemedim. Bu kadar inanmadım hiç kimsenin geleceğine. Onun için bir gün gelmeyeceğinin korkusu kahrediyor beni.
Geleceğin mutlu ana yaklaşan her dakika yaşamaktan güzel, geçen her dakika ölümden acı...Fakat gelişin her şeyi unutturuyor. Sıkıntılı öğle sonları günün en yaşamaya değer saatleri oluyor sen gelince. Kızgın bir güneş altında karlı dağ yamaçlarının serinliğini getiriyor ellerin. İstiyorum veriyorsun. Verdiklerin bir bakıma iflası oluyor saadet anlayışımın. Böylesine büyük hazların hayal bile edilemediği bir dünya üzerinde özlenecek başka saadetin kalmadığını düşünüyorum. O zaman her şey siliniyor gözlerimden. Sensiz bir yarının değersizliğini, çekilmezliğini daha iyi anlıyorum. Huzur seninle kayboluyor, bütün sevinçler seninle gidiyor, sensiz bir kanlı gömlek gibi giyiyorum üzerime yaşamayı.
Çaresizlik hiç bir zaman sen yanımda olduğun anlardaki kadar kötü ve merhametsiz olmuyor. Yine de her öpüşümde bana ilahlara has bir güç, bir büyük huzur veriyor dudakların. Ağlıyorum. Gidiyorsun. Ama sen gözyaşlarımı görmüyorsun ki!
Ayrıldığımız yerde başlıyor yıkıntım. Kalabalık bir caddede, vapur iskelesinde ya da bir kapı önünde; nerede olursa olsun ayrılığın bir tokat gibi iniyor yüzüme. Kocaman, sivri bıçaklar gibi delik deşik ediyor vücudumu. Her yer kan oluyor. Artık dayanamıyorum, artık dayanamıyorum. Ağlamak bile kar etmiyor. Ben bu acılara, ben bu sürekli ölümlere önceden razı oldum. Şikayete hakkım yok, biliyorum. İsyan etmem faydasız. Kendi kaderinin çizdiği yolda yürüyor ayaklarım.
Yazıyorum, okuyorsun. Kimbilir ne dayanılmaz acılar içindesin sen de? Nasıl her yerini, orada bir sigara söndürülmüşcesine yakan özlemler içindesin. ''Mümkün olsa hep yanında kalırdım'' diyorsun. '' Hiç senden ayrılmazdım, hep seninle olurdum''diyorsun. İşte onun için sana hiç kızamıyorum ya! Bütün isyanım çaresizliklere, bu kahpe imkansızlıklara. bu mesafelere. bu zamana ve bu bizi çepeçevre kuşatan insanlara, onların pis kurallarına, beş para etmez inançlarına. O demir parmaklıklara, ağır kapılara, kalın zincirlere, o merhametsiz, çirkin gardiyanlara rağmen seni seviyorum. Anlatamıyorum.
| | | | KLarK (şimdiye kadar 165 posta) | | 19.MEKTUP
En güzel beraberlik seninle olmak diyorum, nasıl en korkunç yalnızlık sensiz olmaksa... Biraz önce buradaydın. Aradan geçen zaman henüz kokunu bile dağıtamadı. Oturduğun koltukta ağırlığının izi duruyor. Dokunduğun her yerde sıcaklığın var, baktığın her şey de aydınlığın.
Gittin mi? Ben şimdi yalnız mıyım? Duvarlar üzerime yıkılıyor, yüzümde parçalanıyor aynalar, resim çerçeveleri. Tarifi mümkün olmayan bir boşluk içindeyim. Gözlerim kapıda, belki yine gelirsin diyorum. Uzaktan ayak sesleri geliyor. Sen değilsin gelen biliyorum, ama yine de bir ümit var içimde vazgeçemediğim.
Bir sigara yakıyorum ve seni arıyorum dumanın havada çizdiği şekillerde. Sonra ne yapacağını bilmeyen ellerime bakıyorum bir zaman. Ellerim hala ayrılırken ellerine temas etmenin hazzı içinde şaşkın ve kararsız. Oysa , o ellerle şimdi şiirler yazabilirim senin için, sana yokluğumun dayanılmazlığını anlatabilirim.
Zaman hayli ilerledi. Evine varmış olmalısın. Kulağım telefon sesinde. Beni aramanı bekliyorum. Telefonun her çalışında umutla uzanıyor ellerim ahizeye. Oysa hep bir başkası çıkıyor karşıma. Kahroluyorum. Senden başkasının varlığına değil, sesine bile tahammülüm yok artık.
Ağır dayanılmaz saatler geçiyor. Nihayet senin sesin telefonda. Beni anlayan, o özlemli kısık sesin. ''Nasılsın'' derken bile yüreğimi heyecanla dolduran, kanımı tutuşturan sesini işitmenin sevinci sarıyor her yerimi. Hiç bitmesin istiyorum konuşmamız. Senden başka bir şey düşündüğüm yok, dünya umurumda değil. Konuşuyor konuşuyoruz ve < Allahaısmarladık'' diyorsun. Sana düşündüklerimi söyleyemiyorum.''Ne olur, yine gel ve hiç gitme artık'' diyemiyorum. Boğazıma bir şeyler düğümleniyor. Ellerimde soğuk, hissiz bir aletle yapayalnız kalıyorum. Biraz önce sesini bana ileten telefon düşmanım şimdi.
Hırsla ve kinle bakıyorum bir zaman. Sonra sevdiğin bir plağı çalmak geliyor aklıma. Birden seviniyorum. Herşeye rağmen yine seninleyim, ne iyi. Beşinci senfoniyi dinliyorum. Odayı orkestranın güçlü, tanrısal sesi dolduruyor. Hiç ayrılmadığımıza ve ayrılmayacağımıza inanıyorum. Yüzyılların ardından bir Beethoven sesleniyor, isyan ediyor zamana. Ve sonra bir başka plakta Schumann ağlıyor, ben ağlıyorum, uzaklarda sen ağlıyorsun. Aşkın ve sanatın ölümsüzlüğüne bir kere daha inanıyorum.
Artık seni sevdiğime pişman değilim. | | | | KLarK (şimdiye kadar 165 posta) | | 20.MEKTUP
''Duyarlarsa ?'' diyorsun. Duysunlar ne çıkar? Seven insanın bir suçlu gibi ezik olması neden? Sevmek ve sevilmek hakkımızı kullanıyorsak bundan kime ne? İnsan olarak aşktan başka övünecek neyimiz kaldı? Erdem yalan söylemek mi? Hırsızlık etmek mi? Katil olmak mı ? Yoksa esirleri fırınlarda yakmak mı erdem? Bir milletin gençliğini savaş meydanlarında yok etmek mi? Yalnız sofular mı erdemli bu dünyada? Çıkarını düşünenler mi namuslu? Aşka saygı duymayanlar utansın yaşadıklarına, sevenler değil.
''Görürlerse ?'' diyorsun. Oysaki kimse görmeyecek seninle seviştiğimizi. Bu doyulmaz zevki kimseye tattırmayacağız. Seni benden başka hiç kimseyle paylaşmaya razı değilim. Zaten sen bir bütünsün; bölünemezsin, paylaşılamazsın ki! Ben hep sevdim sana gelinceye kadar. Seni sevmeye hazırladım kendimi. İlk sevdiğim değilsin elbette, ama son sevdiğim olacaksın. Seni tanımadan önce yalnız sevmenin hazzıyla doluydu yüreğim, gururluydum, çünkü; seven bendim. Yalnız benim hakkımdı sevdiğimi yüceleştirmek, onu erişilmez yapmak, ölümsüz kılmak benim hakkımdı. Sevildiğimi, hele senin tarafından sevildiğimi anladığım anda gururum yok oldu. Aşkın büyüklüğü karşısında eridiğimi hissettim.
'' Anlarlarsa ?'' diyorsun. Anlasınlar umurumda değil. Keşke anlayabilseler. Herkesin seni olduğun yerde görmesini, bilmesini isterdim. Ben sende yaşamanın kavramını buldum. İç aleminin sonsuz hazinelerini önüme serdiğin zaman anladım yaşadığımı. Güzelliğinin manyetik alanından dışarıya çıkamaz oldum. Hiç bir şeyden çekinme artık. Bak! Şimdi seninle vardığımız o yerde kimseler yok. Yıldızların erişilmezliğinde, duyguların sonsuzluğundayız. Zamanı aştık, en güzeli kendimizi aştık seninle. Onun için şimdi ilk defa beni sevmek hakkını sana tanıyorum.
Anla, seni ne kadar sevdiğimi.... |
Bütün konular: 268 Bütün postalar: 293 Bütün kullanıcılar: 9 Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse
|
|